|
- That implies enormous risks in old age.
- Bu da yaşlılıkta büyük riskler anlamına gelmektedir.
- The idea of an active old age has, basically, been accepted.
- Aktif yaşlılık fikri temel olarak kabul edilmiştir.
- He died of old age two years ago.
- İki yıl önce yaşlılıktan öldü.
- He refuses to accept his old age.
- Yaşlılığını kabullenmeyi reddediyor.
- She provided for her old age.
- Onun yaşlılığında geçimini sağladı.
- Everyone believes that they have prepared for their old age.
- Herkes yaşlılık için hazırlandığına inanır.
- I am not afraid of dying due to old age.
- Yaşlılıktan dolayı ölmekten korkmuyorum.
- I'd like to die of old age.
- Yaşlılıktan ölmek istiyorum.
- I, an old man, have written to an old man about old age.
- Ben, bir yaşlı adam, yaşlılık hakkında yaşlı bir adama yazdım.
- In old age time passes quickly.
- Yaşlılıkta zaman çabuk geçer.
- I'm saving up for my old age.
- Yaşlılığım için para biriktiriyorum.
- I am not afraid of dying of old age.
- Ben yaşlılık nedeniyle ölmekten korkmuyorum.
- He saved money for his old age.
- Yaşlılığı için para biriktirdi.
- He refuses to accept his old age.
- Yaşlılığını kabul etmiyor.
- It crawls on all fours as a baby, then learns to walk on two legs, and finally needs a cane in old age.
- Bebekken dört ayak üzerinde emekler, sonra iki ayak üzerinde yürümeyi öğrenir ve nihayet yaşlılıkta bir bastona ihtiyaç duyar.
- He died last year of old age.
- Geçen yıl yaşlılıktan öldü.
- Young people don't know what old age is, and old people forget what youth was.
- Genç insanlar yaşlılığın ne olduğunu bilmezler ve yaşlı insanlar gençliğin ne olduğunu unuturlar.
- I am not afraid of dying of old age.
- Yaşlılıktan ölmekten korkmuyorum.
- Tom died of old age.
- Tom yaşlılıktan öldü.
- Few people reach old age.
- Çok az insan yaşlılığa ulaşır.
- He has a lot of money saved for his old age.
- Yaşlılığı için çok para biriktirdi.
- In old age time passes quickly.
- Yaşlılık çağında zaman hızla geçer.
- I am not afraid of dying due to old age.
- Ben yaşlılık nedeniyle ölmekten korkmuyorum.
- I, an old man, have written to an old man about old age.
- Ben, yaşlı bir adam, yaşlı bir adama yaşlılık hakkında yazdım.
- She provided for her old age.
- Onu yaşlılığında geçindirdi.
- He refuses to accept his old age.
- O yaşlılığı kabul etmiyor.
- He has a lot of money saved for his old age.
- Yaşlılığı için biriktirdiği çok parası var.
- Young people don't know what old age is, and old people forget what youth was.
- Gençler yaşlılığın ne olduğunu bilmez, yaşlılar da gençliğin ne olduğunu unutur.
- Old age is merciless.
- Yaşlılık acımasızdır.
- His eyes stopped functioning due to old age.
- Yaşlılıktan dolayı gözleri artık görmüyordu.
- He died last year of old age.
- O, geçen yıl yaşlılıktan öldü.
- I'd like to die of old age.
- Ben yaşlılıktan ölmek istiyorum.
Show More (29)
|